Çelik Kasa Üretimin Türkiye’deki Tarihçesi….

 

1920 Yılında Gaziantep’ te dünyaya gelen Ali Osman Kıratlı, çocukluktan beri babası demirci Şakir usta yanında çıraklık ve kalfalık etti.

 Demirci Şakir ustanın ortağı Hacivatçı Ali usta ile birlikte Gaziantep’ te onarım işleri, çelik kasa tamiri, baskül onarım işleri, makine tamirleri , ve metal işleri ile ilgili her şey, Kısaca iki usta Gaziantep ‘ in en önemli ustalarıydı.  Kimsenin tamir edemediğini tamir ederlerdi. Bir şeyi kopyalayıp yapmakta becerikli idiler.

 

Ali Osman Kıratlı ustalarından aldığı eğitim ile çalışmakta idi. Askerlik zamanı gelince ustalığından dolayı İstanbul Yıldız birliğinde kademede görevlendirildi. Yıldız birliği kademesi zamanın en iyi ustalarında oluşmakta idi. Yine burada bulunan büyük ustalardan öğrendikleri ile mesleğini her konuda geliştirdi.

 

Askerlik bitince Gaziantep’ e döndü. Babası artık yaşlanmıştı. Babasının yerine geçerek Hacivatçı Ali usta ile birlikte ortak oldular. Babasının işine devam etmeye başladı.

 

Hacivatçı Ali usta, bir gün aynı derecede usta olmadıklarını ve kendisinin yaptığı işlerden daha fazla para alması gerektiğini dillendirdi. Ve bir kasa açma işi geldi. Ve Hacivatçı Ali usta;  Ali Osman Kıratlı ‘ ya bu kasayı açmaya sen gideceksin, açarsan % 50 ortağız. Açamazsan hissen düşer dedi.

 

Ali Osman Kıratlı o güne kadar hiç kasa açmamıştı. Bırakın açmayı kasanın yanından bile geçmemişti. Genelde başka tamir işleri yapmakta idi. Fakat kasa konusunda bir şey bilmiyordu. Ve hırsla tamam dedi. Kasayı açmaya gitti. İşyerinde daha önce Hacivatçı Ali ustadan öğrendiklerinden tecrübe ile bir kasa anahtarı yaptı. Anahtarın açıp açmayacağını bilemiyordu.  Kasayı açmaya gitti ve şans eseri anahtarı taktı bir şekilde hiç uğraşmadan kasayı açtı. Bu olaya kendisi bile şaşırmıştı. Buna çok sevindi. Kasayı söktü ve en ince ayrıntısına kadar inceledi. Kapağını söktü işyerine götürdü ve kasa açmasını iyice öğrendi. Hacivatçı Ali bu işe çok şaşırdı. Kabullenmedi ve ortaklıktan ayrıldı.

 

Ali Osman Kıratlı yoluna tek başına devam etmeye başladı. Bu arada Baskül çok satılıyordu. Baskül ve terazi üretmek istedi. Bunu için Devlet’ te kurslara giderek eğitim aldı. Sınavı geçti. Ve ustalık belgesi ve baskül tamir ehliyetini aldı. O zaman baskül yapmak veya onarmak bir ustalık işiydi. Ve tamirci ehliyeti gerekiyordu. Devletten baskül ehliyeti olmayan baskül ve terazi tamir edemezdi ve altı ayda bir zorunlu olana tartı kontrollerini yapamazdı.

 

Daha sonra baskül ve terazi üretimine geçti. O güne kadar baskül ve terazi yurtdışından geliyordu. Bu Türkiye’ de bir ilkti. Ve zekasını ve ustalığını kullanarak baskül üretip satmaya başladı. Ama yurt dışından baskül getirip satanlar bundan hoşlanmadılar.

Günler geçince Türkiye’ de baskül üreten üreticilere büyük bir imalat vergisi getirildi. O zaman yurtdışından baskül ve terazi satmak daha uygun hale geldi. Dolayısıyla Ali Osman Kıratlı ‘ nın baskül serüveni kısa sürede bitti. Baskül üretmeyi bıraktı.

 

Kendi işinde çalışmaya devam etmeye başladı. Bir gün Zamanın Tüccarlarından Gaziantep’ li  Seydi APİ  bey Ali Osman Kıratlı ‘ yı çağırdı ve kapalı kalan kasasını açmasını istedi. Kasayı açan Ali Osman Kıratlı’ ya Seydi APİ bey bu kasadan yapıp yapamayacağını sordu. Ali Osman Kıratlı yaparım dedi.

 

Ali Osman Kıratlı kasa yapmak için kolları sıvadı.  Yıl 1942 ve zamanın şartlarında matkap yok. Matkap ucu yok. Kaynak yok. Tesviye aletleri yok. Perçin yok. Kısaca hiçbir araç alet edavat yok. Küçük bir atelyede sadece bir demir ocağı var. Ali Osman Kıratlı bu ocakta önce kendi matkap ucunu yaptı. Sonra mekanik el matkabı yaptı. Keski yaptı. Eğe yaptı. Saç eğebilmek için bombe makinası yaptı. Yani el aletlerini kendisi yaptı. Ve kasayı yapmayı başardı.

 

Sonra Seydi APİ bey  Ali Osman Kıratlı ‘ dan aldığı Türkiye’de üretilen kasayı çevresine anlattı. Tüccar çevresi kasa ihtiyaçlarını karşılamak için Ali Osman Kıratlı ‘ ya kasa siparişi verdiler.

 

Haber Türkiye’ ye çabuk yayıldı. Ali Osman Kıratlı kasa üretimi konusunda popüler oldu. Kasa ihtiyacı olan firmalar  Ali Osman Kıratlı ’ ya siparişler vermeye başladılar.  Bu kasalar Türkiye’ nin çeşitli illerine gitmeye başladı. Ve elde çeşitli imkansızlıklar ile üretilen kasalar çok beğenildi. Bu işe bir marka bulmak gerekiyordu. O tarihlerde Türkiye’ de Yavuz zırhlısı çok meşhur olmuştu. Ve 1943 yılında markasını Yavuz kasaları koydu.

 

Daha Sonra Askerden gelen Küçük kardeşleri Mehmet Kıratlı ve Mustafa Kıratlı ile çalışarak işini büyüttü. Artık seri üretime geçilmişti. 1960 yıllarından sonra sanayiye destek verdiği için çeşitli ödüller alan Ali Osman Kıratlı1964 yılında ürettiği katma değerden,  istihdam sağladığından ve Türkiye’ de  çelik kasa konusunda elde ettiği başarılarından dolayı Gaziantep Sanayi ve Ticaret odası tarafından Altın madalya ile ödüllendirildi.

 

Ayrıca Yurt ansiklopedisinin Gaziantep sayfalarında Ali Osman Kıratlı ’ nın hayatına ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

 

Gaziantep’ te yeni bir iş kolu meydana geldi. Yanında çalışıp ayrılan ustalar işyerleri açtılar. Gaziantep kasası ismini Dünyaya duyurdular.

 

Ali Osman Kıratlı Yavuz Kasaları markası  ile devam ederken soy ismi daha çok tanındı ve ön plana çıktı. Önce marka Yavuz Kıratlı oldu. Sonra Yavuz kasaları ayrı bir marka Kıratlı ayrı bir marka oldu.

 

Bugün kasa üretimi Türkiye’ de çeşitli illere ( İzmir, İstanbul, Bursa, Samsun, Ankara)  yayıldı. Gaziantep’ te 200 yakın irili ufaklı üretici var. Bunlar Tabi ki Ali osman Kıratlı ‘nın emekleriyle alt yapısını oluşturması ve işyeri açan her ustasını maddi ve manevi olarak desteklemesinden kaynaklanmaktadır.

 

Ali Osman Kıratlı 1943 yılında Gaziantep ’ te bütün imkansızlıklar ve olumsuzluklara  rağmen zekası, kendi çabası, gayreti, bilgisi  ve iş hırsı ile  çelik kasa üretimi yaparak  Gaziantep ‘ te diğer iş kollarına da örnek olmuştur.

 

Kıratlı Çelik Kasa: Geçmişten Günümüze Değişen Bir Miras

1920 yılında Gaziantep'te doğan Ali Osman Kıratlı, çocukluk yıllarında babası Şakir usta’ nın yanında demircilik mesleğine adım attı. Zamanla ustalaşan Ali Osman Kıratlı, Gaziantep'in önde gelen ustalarından biri haline geldi ve çelik kasaların üretimi konusunda öncü bir rol üstlendi. Ancak, bu sadece başlangıçtı.

 

Ali Osman Kıratlı'nın mirası, 1994 yılında ikinci kuşak olan Makina Mühendisi Orhan Kıratlı tarafından devralındı. Orhan Kıratlı, şirketi devraldıktan sonra cesur bir vizyonla hareket ederek şirketi uluslararası alanda tanınan bir marka haline getirdi. Ürün yelpazesini genişleterek ve ihracatı artırarak Kıratlı Firması'nı 18 ülkeye ihraç eden bir işletmeye dönüştürdü. Günümüzde Kıratlı Firması, Türkiye'nin birçok bankası, zincir marketleri ve kamu kurumlarının güvenilir tedarikçisi konumundadır.

 

Üçüncü kuşak olan Berke Kıratlı, Endüstri Mühendisliği eğitimine devam etmektedir. Eğitimini tamamladıktan ve sektörde deneyim kazandıktan sonra, şirketin geleceğine yön verecek ve ailenin mirasını daha da ileri taşıyacaktır.

 

Yavuz Kasaları ve Kıratlı Çelik Kasa, Türkiye'nin çelik kasa üretimi sektöründe öncü ve en büyük kuruluşlarından biridir. Köklü bir geçmişe sahip olan bu markalar, bugün de sektördeki lider konumlarını korumaktadır.

 

Bu miras, sadece bir aile işletmesinin ötesine geçerek Türkiye'nin sanayi tarihinde önemli bir iz bırakmıştır. Geçmişten günümüze taşınan bu başarı öyküsü, sadece bir işletmenin değil, aynı zamanda bir ailenin ve bir ülkenin de başarısını simgeler.

 

Bu Yazı, çelik kasa üretiminin Türkiye'deki evrimini, Ali Osman Kıratlı 'nın yaşam öyküsü üzerinden anlatarak, bir girişimcinin azmi ve kararlılığının güçlü bir örneği olacaktır.